Konu: Soykırım Yalanı-Ermeni İsyanı (1894-1920)

Amerikalı yönetmen Marty Callaghan tarafından çekilen “Ermeni İsyanı” adlı belgesel Ermeni lobisinin baskısıyla ABD’deki televizyonlarda gösterilmeyince Türk Tarih Kurumu devreye girdi. Kurum, belgeseli satın alarak sitesinde yayınlamaya başladı
Third Coast Films tarafından yapılan bu belgesel, Türk Devlet Arşivleri, ABD arşivleri, Rusya Federasyonu Arşivleri, Almanya Arşivleri, Bulgaristan Devlet Arşivleri, Romanya Devlet Arşivleri, Kaleidoscope Arşivleri, Ullstein Bild (1900 yılından itibaren yayın yapan bir gazete) arşivi ve BPK tarih arşivlerinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Ermeni, Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız, Türk tarihçi ve araştırmacılarının bilgilerine başvurularak tamamen tarafsız ve bilimsel bir yapım ortaya konulmuştur. Bu belgeselde Balkan savaşlarından, Çanakkale savaşından, Sarıkamış’tan, Tehcirden, Van işgalinden, Erzurum işgalinden orijinal ve ilk kez yayınlanan görüntüler var
Türk Tarih Kurumu’nun internet sitesinde yayınlanmaya başlayan belgesel Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Arapça ve Fransızca’ya da çevrildi.

http://www.belgesell.com/soykirim-ya...1894-1920.html

Papaların Cibilliyeti ve Biz

Düşmanını tanımayanların başı dertten, kalbi sıkıntıdan kurtulmaz. Bizim papalar hakkındaki tavrımız gibi.

Papalık tarihi cinayetlerle dolu. Tarihte öldürülen birçok papa var.

Selçuklular zamanında ilk haçlı seferini başlatan Piyer Lermit isimli papa bir eşeğe binip bütün Avrupa’yı Müslümanlara soykırım yapmak için ayağa kaldırdı.

Devamında, 200 senede 8 haçlı seferi düzenlendi. Kudüs’te müslümanların kafataslarından tepeler yaptılar.

Yakında Irak’ta 1.5 milyon insan öldürülmedi mi?

Yoruldular da artık şiîler vasıtasıyla sünnîleri öldürüyorlar. Sünnîler de mezhep değil can derdinde.

Bu ABD katliamına, “Mezhepçilik şu anda İslam dünyasını, ümmeti paramparça etti” demek yanlış.

Hangi sünnî “Sen şiîsin” diye bir kişiyi öldürmüş?

Şu anda akan kanın başlangıcı, ABD başkanı Bush’un “Yeni bir haçlı seferi başlatıyoruz” sözü değil mi?

Gelelim, şimdiki Papa’nın “Türkler Ermenilere soykırım yaptı” yalanına.

Cibilliyeti icabı tavuğu yiyen tilkiye, koyunu yiyen kurda, insanları zehirleyen akrebe ve havlayan köpeğe “Niçin cibilliyetini işliyorsun?” diye kızmayacaksın, tedbirini alacaksın/alacaktın.

Köpek köpekliğini, papa da papalığı yapacaktır.

İşte bizim Papalara karşı tavrımız:

1- Bundan iki önceki papa öldüğü zaman, “çok acele” emriyle bayrakları yarıya indirtip bütün Türkiye’ye yas tutturduk.

O emir aynen şöyle:

ÇOK ACELE T.C. İSTANBUL VALİLİĞİ ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ

07//4/2005 Sayı: BO54VLK42340400/01.(7)-161

KONU: Bayrakların yarıya indirilmesi

İLGİ: İçişleri Bakanlığının 7.4.2005 tarih ve İller İdaresi Genel Müd.nün 2344 sayılı yazısı

İçişleri Bakanlığının Valiliğimize gönderdiği ilgi yazısıyla: “Hıristiyan dünyasının ruhani lideri Papa II. Jean PAUL’ün Vatikan’da düzenlenecek cenaze töreninin yapılacağı 8 Nisan 2005 Cuma günü, tüm İllerimizde devlet daireleri ve kurumlarda Bayrakların gün doğumundan gün-batımına kadar yarıya indirileceği” bildirilmiştir.

Bu nedenle; 8 Nisan 2005 Cuma günü, gün doğumundan-gün batımına kadar Bayrakların yarıya indirilmesini,

Önemle rica ederim.

Şakir Özdikici Vali a. Vali Yardımcısı

DAĞITIM:

-İstanbul Büyükşehir Bld. Bşk.na

- 32 ilçe kaymakamlığına

(İlçe ve Kasaba Belediyelerine Kaymakamlıklarca bildirilecektir.)

-Tüm kamu kurum ve kuruluşlarına

2- Bir önceki Papa, Sevgili Peygamberimiz’in aleyhinde laflar ettikten sonra yüzsüz-yüzsüz bir de memleketimize geldi.

Biz de onu havaalanında Başbakan seviyesinde ve hediyeyle karşıladık.

3- Orman Bakanlığı’nda müşteşar olan Tacettin Ural, “Papa bir Puttur” isimli bir kitap yazdı diye, Bakan Osman Pepe tarafından istifa ettirildi. (Sene 2006)

4- Bizi soykırım yapmakla suçlayan şimdiki papayı da başbakanlık seviyesinde değil, Cumhurbaşkanlığı seviyesinde memleketimize şu ifadelerle davet ettik:

“ Kutsiyetpenahları (kudsî şahsiyet) Papa Fransuva,

Ülkemizi ziyaretiniz için yüce kişiliğinize, selefim Sayın Abdullah Gül tarafından yapılan daveti Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanı olarak, göreve başladığım şu günlerde yenilemekten özel bir memnuniyet duymaktayım.”

Davet mektubu şu şekilde son buluyor:

“Programınız açısından uygun olduğu takdirde 28-30 Kasım 2014 tarihlerinde Yüce Kişiliğinizi ülkemizde ağırlamaktan, onur ve mutluluk duyacağımı bildirmek isterim.

Bu vesile ile Yüce Kişiliğinizin sağlık ve mutluluğu için en halisane dileklerimi sunarım.”

Bu ifadelerle davet edilip ülkemize gelen papa da cibilliyetini bozmadı ve “Ermenilere soykırım yapılmıştır” dedi.

Hata mı? Hayır! O “Yüce kişilik” sahibi biri.

Yine o, Kutsiyetpenah bir şahsiyet. Hata yapmaz(!)

Fuhuş yapar yine hata yapmaz.

Televizyon kanallarına bakın. Hâlâ “Papa nasıl böyle konuşur!” meselesi…

Beyler! Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında çocuklarımıza, “Bütün dinler insanları iyiliğe götürür” diyerek hıristiyanlığı övüyoruz. “Ayırım yapmadan herkesi sevmeliyiz” diyerek de bu cânî topluluğu ve papaları cici gösteriyoruz.

Onlar da “Ermenilere soykırım yapılmıştır” diyerek cibilliyetlerini göstererek bize teşekkür ediyorlar, o kadar...

Ali Eren Vahdethaber.com.Gazetevahdet.c om

Önemsememizin faturası ağır olacak. Aslında yapmak istedikleri buydu, bunca sessizlikten sonra Para ve Toprak istemeye başladılar...
****************************** *****

Klikya Ermeni Katolikosluğu AYM'ye başvurarak Adana'nın Kozan ilçesindeki Saint Sophia Manastırı'nın kendilerine ait olduğunu ve iade edilmesini istedi
Ermeni diyasporası, Türkiye'ye yönelik mülkiyet kartı açtı. Ermenilerin iki büyük kilisesinden biri olarak kabul edilen ve Lübnan'da bulunan Klikya Ermeni Katolikosluğu, Adana'nın Kozan ilçesindeki Kozan Kalesi eteklerinde bulunan Saint Sophia Manastırı ve çevresindeki arazinin kendilerine ait olduğunu savundu. Lübnan'da yaşayan Katolokis Keshishian Aram-I avukatı Cem Murat Sofuoğlu aracılığıyla manastır ve arazinin katolikosluk adına tescil edilmesi için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Katolikos dilekçesinde, manastırın 700 yıl boyunca Klikya Ermeni Katolikosluğu tarafından ibadet yeri olarak kullanıldığını ancak 1915 olayları sırasında burayı terk etmek zorunda kaldıklarını ve manastırın mülkiyetinin kendilerinde olduğunu anlattı. Dedil olarak da Abdullah Cevdet Paşa'nın Lahiya'sında geçen ve asılları Başbakanlık arşivinde bulunduğu ileri sürülen Talat Paşa Cemal Paşa telgrafları gösterildi. Bilirkişi heyeti aracılığıyla manastırın sınırlarının belirlenmesi ve Katolikosluğa devri istenen dilekçede manastır üzerindeki mülkiyet hakkının kısıtlanmasının din ve vicdan özgürlüğü ile Lozan Anlaşması hükümlerine de aykırı olduğu savunuldu. Katolikosluk, mülkiyet devri mümkün olmayacaksa kendilerine manastır arazisinin değeri olan 100 milyon TL verilmesini istedi. Başvuru önümüzdeki haftalarda AYM'deki ilk komisyonda incelendikten sonra bir eksiklik bulunmazsa karar verilmek üzere ilgili Bölüm'e gönderilecek.
sabah