Türkçe gerçekten çok tatlı bir dildir.

“Yapmak” fiili, güzelim Türkçenin en büyük kâtilidir.

Yapmak fiilinin gide gide Türkçeyi yoksullaştırdığını görüyorum.

Geçen bir eve misafir oldum.

Kadın kızına sesleniyor,

-“Kızım bize bir çay yapsana!”

Adam hanımına;

-“Hanım, akşama misafirimiz var! Sen bütün yemekleri güzel yapıyorsun ama; bu akşam çok güzel bir yemek yapmanı istiyorum!” dedi.

Adam oğluna sesleniyor:

-“Oğlum dersini yaptın mı?”

-“Ödevini yaptın mı?”

Yıllar önceydi. Osmaniyenin Küçük Zibel köyünde çalışıyordum.

Fahreddin hoca ile beraber Osmaniye’de çarşıda idik.

Bir kadın, marangoz ile konuşuyordu:

-“Sen filanca kadına çok güzel bir sineklik yapmışsın; köye gel de bana da yap!” diyordu.

Güldüm…

Yanımdaki arkadaş,

-“Ne gülüyorsun?” dedi.

-“Kadının “yapması”na gülüyorum!” dedim.

Yapmak fiili, sadece halkın dilini değil; yazar ve çizerlerinde dillerini fakirleştiriyor.

Kelime dağarcıklarını silip süpürüyor.

Mürekkep yalayan ve kendisini allâme-i cihân olarak gören bir adam:

-“Filanca yayin evine, şu eseri yaptım!”

-“Filanca yayınevine yaptığım kitabım…”

Yine geçende, elime bir kitap aldım.

Okudum.

Bir sahifede tam “on beş” defa yapmak fiili geçiyordu.

Halbuki yazar, o yapmak fiillerinin yerine daha uygun bir kelime ve hatta geniş ve derin mana veren kelimeler kullanılabilirdi.

……………..

Halbuki çay yapılmaz, çay demlenir;

Yemek yapılmaz, yemek pişirilir.

Ders yapılmaz, ders çalışılır,

Ödev yapılmaz, ödev hazırlanır;

Kitap yapılmaz; kitap yazılır, kitap hazırlanır, kitap derlenir…

Türkçe zengin bir dildir. Türkçede her işin, hareketin ve fiilin karşılığında mutlaka bir kelime vardır.

Her işe uygun kelimeyi bulup kullandığınız zaman; Türkçenin gücünü ve tatlılığını hissedersiniz.

O zaman, düşünceler özgürce ifade edilir. Kelimeler, "yapma" zindanlarda çürüyüp gitmezler.

Türkçenin gücü gün yüzüne çıkar...

Türkçeyi “yapmak” fiiliyle boğmayın!

Türkçeyi "yapma"larla tırpalamayın!

Türkçedeki her bir kelimeyi yerli yerinde kullanın!
Haberkita.com. Ömer Faruk Hilmi