İnsanlardan, ayrı, tek başına yaşamak. İnzivaya çekilmek, yalnızlık anlamlarına gelir. Topluma karışmamak. Muhittin Arabi’ye göre, Ne bir meleğin ne de diğer herhangi bir kimsenin bulunmadığı bir halde ve yerde Hak ile manen konuşmak, ruhen sohbet etmek Keşani’ye göre Masivadan ilgiyi kesip tamamen Allah’a yönelmek ve kendini ibadete vermek.
Nakşibendiye’nin esaslarından biri olan “Halvet der Encümen” de topluluk içinde halvet, halk içinde halktan ayrı olmak anlamındadır Zahirde halk ile batında Hak ile olmak, bedenin halk ile kalbin Hak ile iletişim olması. Erzurumlu Haki bunu “El işte gönül Hak’da olmak” şeklinde dile getirmiştir.

Nur Suresi’nin 37’nci ayetinde Kuı ’an, “Öyle kimseler ki, ne ticaret ne alışveriş onları Allah’ı anmaktan alıkoymaz” der.

Sözlükte "bir yerin boş olması, o yerde hiç kimsenin ve hiçbir şeyin bulunmaması, yalnız kalma veya biriyle baş başa kalma" anlamlarına gelen halvet, bir tasavvuf terimi olarak, günahtan korunmak ve daha iyi ibadet edebilmek amacıyla ıssız yerlerde yaşamayı tercih etmek demektir. Hz. Peygamber'in zaman zaman Mekke yakınındaki Hira mağarasına çekilip burada inziva hayatı yaşaması ve itikafa girmesi (Buhârî, Bed'ül-vahy, 3; Müslim, İmân, 252), ıssız yerlerde Allah'ı zikredip göz yaşı dökmeyi teşvik etmesi (Buhârî, Ezan, 36; Müslim, zekat, 91) halvetin dinî açıdan önemini ortaya koymaktadır. Tasavvufta halvet kadar sohbet ve hizmet de önemlidir. Bundan dolayı sohbet ve hizmet için insanların arasında bulunmak ve bütünüyle toplumdan kopmamak gerekir.
Fıkıh terimi olarak halvet sahih bir nikâhtan sonra kadın ile erkeğin, üçüncü bir şahsın izinsiz muttali olamayacağından emin bulundukları bir yerde baş başa kalmaları anlamına gelir.