***
DIŞARDA
Points: 433.723, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements
bugün Allah için ne yaptın ??
Bu, Hz. Ömer(a.s.)'in her gün kendine sorduğu güzel bir sorudur.
Bu soru, aslında bütün Müslümanların her gün kendine sorması
gereken bir sorudur. Bizi yaratan Yüce Allah'ın, bizi yaratma
gayesini hatırlamak ve onu aklında/ruhunda canlı tutmak gerekir her
gün.
Acaba neden geldik bu dünyaya? Neden insanlar Allah'ın
yeryüzündeki halifesi olarak seçildi? Neden doğup, büyüyüp ve
kaçınılmaz son olan ölümü tadıyoruz? Bu soruları her akşam
yastığa kafamızı bıraktığımız zaman kendimize tekrar tekrar
sormak gerekir. Çünkü insan unutkan bir varlıktır. Ve hele bir de,
ona kendi yaratılış gayesini ve görevlerini unutturacak birçok
günlük meşgale ve uzun emeller her tarafını böylesine
kuşatmışsa, bu unutkan varlık (insan) söz konusu kuşatmayı
yaramayabilir ve asıl hedefini daha çabuk unutabilir.
Biliyoruz ki her nefis ölümü tadıcıdır. Yarın hesap gününde
Allah'ın huzuruna çıktığımız zaman Allah-u Teala soracaktır.
"Ey kulum! Dünyada yaşadığın süre içinde benim için ne
yaptın?" Bu soruya cevap verirken halimiz nice olur biliyor musunuz?
Zaten yaşanan hayatın her anı imtihanın bir parçasıdır. Yani
imtihanın kapsamına, sadece günlük yaşam içinde yerine getirilen
bazı ibadetler ve yapılan bazı güzel ameller girmiyor. Yaşamın
her alanında; neler gördüğümüz, neler duyduğumuz, neler
söylediğimiz, neler yediğimiz, neler içtiğimiz, neleri niye
yaptığımız, nelere karşı niye sustuğumuz ve bunlara benzer her
durumumuz ve anımız bu imtihana dahildir. Evet aklımızdan,
kalbimizden, gözlerimizden, kulaklarımızdan, dilimizden, midemizden,
el ve ayaklarımızdan ve bunların amellerinden dolayı çetin bir
hesaba çekileceğiz.
İslami değerlerimizin bireysel ve toplumsal yaşamımızda gittikçe
zayıfladığı bu günlerde, Rab'bimizin mahşerde bize soracağı
soruları kendimize önceden daha çok sormamız gerekir. Çünkü bu
durumdan her Müslüman birey ve toplum sorumludur. Şu an içinde
bulunduğumuz yaşam küfrün, şirkin, zulmün kurallarına tabidir ve
bu yaşam hem bireylere ve hem de topluma kendi varoluş gayesini
unutturmaktadır.