Sayfa 1/2 12 SonSon
12 sonuçtan 1 ile 10 arasý

Konu: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    Share
  1. #1
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    ÝSLAM – ÝSEVÝ ÝTTÝFAKI

    GÝRÝÞ

    Asrýmýzda meydana çýkmýþ ve geliþen hâ*disat ve þartlar karþýsýnda Kur’an ve Sünnete is*tinaden gereken tercihleri tesbit edip neþretmiþ olan ve Ýslâm ve Hristiyan milletlerinin dikkat*lerini çeken Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin eserlerinden mevzu ile alâkalý bazý kýsýmlar, aþaðýda sýralan*mýþtýr.

    Yalnýz bir hususun burada açýklanmasý hâssaten gerekiyor. Burada nakledilen parça*larda da gö*rüleceði üzere, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Avrupa ve Amerika gibi Hristiyan dünyasýný, menfî ve müsbet olarak ikiye ayýrýr. Sefahet ve dalâlet içinde âhireti unutmuþ olmakla bera*ber, dinsiz*lik cereyanla*rýna baðlý olmayýp Ehl-i Kitab olan fakat aþýrý gaf*lette bulunanlar, giderek müsbet Ýsevîlere il*tihaklarý bazý âyet ve hadislerin müjdesinden ümid ediliyor. (Bak: Kur’an Nisa Sures, 4:159)

    MÜSBET VE MENFÝ AVRUPA

    Bediüzzaman Hazretleri eserlerinin muhte*lif yerlerinde Avrupa’nýn bu iki kýsmýndan bah*seder. Ezcümle, menfî Avrupa’ya hitab eden uzun bir bahiste þu ifadeye yer verir:

    «Yanlýþ anlaþýlmasýn, Avrupa ikidir. Birisi: Ýsevînin din-i hakikîden ve Ýslâmiyet’ten aldýðý feyz ile hayat-ý içtimaiye-i beþeriyeye nâfi’ san’atlarý ve adâlet ve hakka*niyete hizmet eden fünunlarý takip eden Avrupa’ya hi*tap etmiyorum. Belki felsefe-i ta*biiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyi*atýný mehasin zan*nederek, beþeri sefahete ve dalâ*lete sevkeden bozulmuþ ikinci Avrupa’ya hitap ediyorum.» (Lem’alar sh: 115) demek suretiyle mes*’eleyi açýkça ortaya koyar.

    HAZRET-Ý ÝSA’NIN (A.S.) NÜZULÜ

    Bu tesbitlerden sonra Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm’ýn âhirzamanda nü*zûl edeceðine ve Ýslâm-Ýsevî ittifakýna dair bazý hadîslere, Bediüzzaman Hazretleri tarafýndan yapýlan izahlardan örnek olmak üzere seçilen bazý par*çalar:

    «Âhirzamanda Hazret-i Ýsâ Aleyhisselâm Deccal’ý öldürdükten sonra, insanlar ekseri*yetle din-i hakka girerler. Halbuki, rivayet*lerde gelmiþtir ki, “Yeryüzünde Allah Allah diyenler bulundukça ký*yamet kopmaz.”[1] Böyle umumiyetle imana geldikten sonra na*sýl umumiyetle küfre giderler?

    Elcevap: Hadis-i sahihte rivayet edilen: “Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm’ýn geleceðini[2] ve Þeriat-i Ýslâmiye ile amel edeceðini, Deccal’ý öldürece*ðini” imaný zaif olanlar istib’ad edi*yorlar. Onun hakikatý izah edilse, hiç istib’ad yeri kalmaz. Þöyle ki:

    O hadisin ve Süfyan ve Mehdi hakkýndaki hadislerin ifade ettikleri mâna budur ki:

    Âhirzamanda, dinsizliðin iki cereyaný kuv*vet bulacak:

    Birisi: Nifak perdesi altýnda Risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr ede*cek, Süfyan namýnda müthiþ bir þahýs, ehl-i nifakýn ba*þýna geçecek, þeriat ý Ýslâmiyenin tahribine çalýþacaktýr. Ona karþý, Âl-i Beyt-i Nebevînin sil*sile-i nuranîsine baðlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin baþýna geçecek, Âl-i Beytten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ý nuranî, o Süfyan’ýn þahs-ý mânevîsi olan cereyan-ý mü*nafýkaneyi öldürüp daðýtacaktýr.




  2. #2
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    DECCAL VE REJÝMÝ

    Ýkinci cereyan ise: Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüd eden bir cereyan-ý Nemrudâne, gittikçe âhirzamanda felsefe-i maddiye vasýta*sýyla intiþar ederek kuvvet bu*lup, ulûhiyeti inkâr edecek bir dereceye gelir. Nasýl bir padiþahý tanýmayan ve ordudaki zâ*bitan ve efrad onun askerleri olduðunu kabul etmeyen vahþî bir adam, herkese, her askere bir nevi pa*diþahlýk ve bir gûna hâkimiyet ve*rir. Öyle de: Allah’ý inkâr eden o cereyan ef*radlarý, birer küçük Nemrud hükmünde ne*fislerine birer ru*bubiyet verir. Ve onlarýn ba*þýna geçen en büyükleri, ispirtizma ve manye*tizmanýn hâdi*satý nev’inden müdhiþ harika*lara mazhar olan Deccal ise; daha ileri gidip, cebbarâne surî hükûmetini bir nevi rububi*yet tasavvur edip ulûhiyetini ilân eder. Bir sineðe maðlûp olan ve bir sineðin kanadýný bile icad ede*me*yen âciz bir insanýn ulûhiyet dâvâ et*mesi ne derece ahmakçasýna bir mas*karalýk olduðu ma’lûmdur.

    Ýþte böyle bir sýrada, o cereyan pek kuvvetli göründüðü bir zamanda, Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm’ýn þahsiyet-i mâneviyesinden ibaret olan hakikî Ýsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i Ýlâhiyenin se*mâsýndan nüzul edecek; hâl-i hazýr Hristiyanlýk dini o hakikata karþý tasaffi edecek, hura*fattan ve tahri*fattan sýyrýlacak, hakaik-ý Ýslâmiye ile birleþecek, mânen Hristiyanlýk bir nevi Ýslâmiyete inký*lâp ede*cektir. Ve Kur’ana iktida ede*rek, o Ýsevîlik þahs-ý mânevîsi tâbi ve Ýslâmiyet met*bu’ makamýnda kala*cak. Din-i Hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktýr. Dinsizlik cereyanýna karþý ayrý ayrý iken maðlub olan Ýsevîlik ve Ýslâmiyet; ittihad neti*cesinde, dinsizlik cereyanýna galebe edip daðý*tacak istidadýnda iken, âlem-i semâvatta cism-i beþerîsiyle bulunan þahs-ý Ýsa Aleyhisselâm, o din-i hak ce*reyanýnýn baþýna geçeceðini, bir Muhbir-i Sâdýk, bir Kadir-i Külli Þey’in va’*dine istinad ederek haber vermiþtir. Madem haber vermiþ, haktýr; madem Kadir-i Külli Þey’ va’detmiþ, elbette yapacaktýr.» (Mektubat sh: 56)

    Elhasýl: «Âhirzamanda Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm gelecek, Þeriat-ý Muhammediye (A.S.M.) ile amel edecek me*âlindeki hadisin sýrrý þu*dur ki: Âhirzamanda felsefe-i tabiiyenin verdiði cereyan-ý küfrîye ve inkâr-ý ulûhi-yete karþý, Ýsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip Ýslâmiyete inkýlâb edeceði bir sýrada, nasýl ki Ýsevîlik þahs-ý mânevîsi, vahy-i semâvî kýlýcýyla o müthiþ dinsizliðin þahs-ý mâ*nevîsini öldürür; öyle de, Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm, Ýsevîlik þahs-ý mâ*nevîsini temsil ede*rek, dinsizliðin þahs-ý mânevîsini temsil eden Deccal’ý öldü*rür .. yani in*kâr-ý ulûhiyet fikrini öldüre*cek.» (Mektubat sh: 6)

    «Kat’î ve sahih rivayette var ki, “Ýsa Aleyhisselâm büyük Deccal’ý öldürür.”[3]

    Vel’ilmü indallah, bunun da iki vechi var:

    Bir vechi þudur ki: Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracî hâ*rikalarýyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o deh*þetli Deccal’ý öldürebilecek, mesleðini deðiþti*recek; ancak hârika ve mu’cizatlý ve umumun makbulü bir zat olabilir ki: O zât, en ziyade alâkadar ve ekser insanlarýn Peygamberi olan Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm’dýr.

    Ýkinci vechi þudur ki: Þahs-ý Ýsa Aleyhisse-lâm’ýn kýlýncý ile maktul olan þahs-ý Deccal’ýn, teþkil et*tiði dehþetli maddiyyunluk ve dinsizli*ðin azametli heykeli ve þahs-ý mânevîsini öl*dürecek ve inkâr-ý ulûhiyet olan fikr-i küfrîsi-ni mahvedecek ancak Ýsevî ruhanîleridir ki; o ruhanîler din-i Ýsevî’nin haki*katýný hakikat-ý Ýslâmiye ile mezcederek o kuvvetle onu daðý*tacak, mânen öldürecek. Hattâ, “Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm gelir, Hazret-i Mehdi’ye na*mazda iktida eder, tâbi olur”[4] diye rivayeti, bu itti*faka ve hakikat-ý Kur’aniyenin metbu*iyetine ve hâkimiyetine iþaret eder.» (Þualar sh: 587)

    «Her iki Deccal, Yahudinin Ýslâm ve Hýristiyan aleyhinde þiddetli bir intikam bes*leyen gizli komi*tesinin muavenetini ve kadýn hürriyetlerinin perdesi altýndaki dehþetli bir diðer komitenin yardýmýný, hattâ Ýslâm Deccalý, Masonlarýn komitelerini aldatýp mü*zaheretlerini kazandýklarýndan, dehþetli bir ikti*dar zannedilir.» (Þuâlar sh: 594)

    «Hazret-i Mehdi’nin cem’iyet-i nurani*yesi, Süfyan komitesinin tah*ribatçý rejim-i bid*’akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ ede*cek; yani âlem-i Ýslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle þeriat-ý Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalýþan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdî cem’i*yetinin mu’ci*zekâr mânevî kýlýncýyla öldürülecek ve daðýtý*la*cak.


  3. #3
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    ÝSEVÎ CEMAATI

    Hem âlem-i insaniyette inkâr-ý ulûhiyet ni*yetiyle medeniyet ve mukad*desat-ý beþeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm’ýn din-i hakikîsini Ýslâmiyetin hakikatýyla birleþ*tirmeye ça*lýþan hamiyetkâr ve fedakâr bir Ýsevî cemaati namý al*týnda ve “Müslüman Ýsevîleri” ünva*nýna lâyýk bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i Ýsâ Aleyhisselâm’ýn riyaseti altýnda öldürecek ve daðýtacak; beþeri, inkâr-ý ulûhiyetten kurtara*cak.» (Mektubat sh: 441)

    HAKÝKÝ ÝSEVÝLÝK

    «Hem Deccal’ýn rejimine ve teþkil ettiði komitesine ve hükûmetine ait garip halleri ve dehþetli ic*raatý, onun þahsýyla münasebettar rivayet edilmesi cihetiyle mânasý gizlenmiþ. Meselâ, “O kadar kuv*vetlidir ve de*vam eder; yalnýz Hazret-i Ýsa (A.S.) onu öldürebilir, baþka çare olamaz” rivayet edil*miþ.[5] Yani, onun mesleðini ve yýrtýcý rejimini bozacak, öl*dü*recek; ancak semâvî ve ulvî, hâlis bir din Ýsevîlerde zuhur edecek ve haki*kat-ý Kur’aniyeye iktida ve ittihad eden bu Ýsevî di*nidir ki, Hazret-i Ýsa Aleyhisselâm’ýn nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur, ölür. Yoksa onun þahsý bir mikrop, bir nezle ile öldürülebi*lir.» (Þualar sh: 581)

    «Nasrâniyet Ýslâmiyete Teslim Olacak.

    Nasraniyet, ya intifa, ya ýstýfâ bulacak. Ýslâm’a karþý teslim olup terk-i silâh edecek.

    Mükerreren yýrtýldý, Purutluða tâ geldi, Purutlukta görmedi ona salâh verecek.

    Perde yine yýrtýldý, mutlak dalâle düþtü. Bir kýsmý lâkin bazý yakýnlaþtý tevhide; onda felâh görecek.

    Hazýrlanýr þimdiden.. yýrtýlmaya baþlýyor. Sönmezse safvet bulup Ýslâm’a mal olacak.

    Bu bir sýrr-ý azîmdir. Ona remz ve iþaret: Fahr-i Rusül demiþtir: “Ýsâ, Þer’im ile amel edip ümme*timden olacak.”» (Sözler sh: 703)

    KOMÜNÝZM, ÝSLÂM-ÝSEVÎ ÝTTÝFAKINA KARÞIDIR


    Bediüzzaman Hazretlerinin bir ikazý:

    «Salahaddin’in, Asa-yý Musa’yý Amerikalý’ya vermesi münasebetiyle deriz:

    “Misyonerler ve Hristiyan ruhanîleri, hem Nurcular, çok dikkat etme*leri elzemdir. Çünki, herhalde þimal cereyaný, Ýslâm ve Ýsevî dininin hü*cumuna karþý kendini müda*faa etmek fikriyle, Ýslâm ve mis*yonerlerin itti*faklarýný bozmaya çalýþacak. Tabaka-i avama müsaadekâr ve vücub-u ze*kât ve hurmet-i riba ile, burjuvalarý avamýn yardýmýna davet et*mesi ve zu*lümden çekmesi cihetinde müslü*manlarý alda*týp, onlara bir imtiyaz verip, bir kýsmýný kendi tarafýna çekebilir.”

    Her ne ise, bu defa sizin hatýrýnýz için ka*idemi bozdum, dünyaya bak*tým.» (Emirdað Lâhikasý-I sh: 159)

    BAZI ÝSEVÎ MAZLUMLARIN DURUMU

    Bediüzzaman Hazretleri, Ýkinci Cihan harbi’nde eziyet çeken ve vefat eden bazý Hristiyanlarýn bir nevi fetret hakikatýndan isti*fadeleri hu*susunda þöyle der:

    «Madem âhirzamanda Hazret-i Ýsa’nýn (A.S.) din-i hakikîsi hükmede*cek, Ýslâmiyet’le omuz omuza gelecek. Elbette þimdi, fetret gibi karanlýkta kalan ve Hazret-i Ýsa’ya (A.S.) mensub Hristiyanlarýn mazlumlarý çektik*leri felâ-ketler, onlar hakkýnda bir nevi þehadet denilebilir.» (Kastamonu Lâhikasý sh: 111)

    Not: Ekser papazlar asýrlardýr Ýslâmiyet aley*hinde mesnedsiz telkinde bulunurlarken Peygamberimiz (A.S.M.) ise pek çok hadisleriyle Hazret-i Ýsa’nýn (A.S.) âhirzamanda nüzûl edip dinsizlik cereyanýný daðýtarak geniþ bir sahada hakim olacaðýný bildirmekle, ümmetin nazarýný Hazret-i Ýsa’ya (A.S.) çevirmiþtir. Bu sebeple ümmeti, asýrlardýr Hazret-i Ýsa’nýn nüzû*lünü bekler. Ýþte bu hu*sus açýkça gösterir ki; bazý pa*pazlar hâkimiyetlerini koruma taassubuna ka*pýlmýþlardýr. Peygamberimiz (A.S.M.) ise daima hakka baðlý kalmýþ, hissî taassublarý reddetmiþ*tir. Þimdi hakiki Ýsevîler, bu yanlý*þýn tashihini ciddî olarak ele almýþlar ve sonunda muvaffak ola*caklardýr inþâallah.

    ATEÝZM’ÝN SEMAVÝ DÝNLERLE MÜCADELESÝ


    Bediüzzaman Hazretleri, Cihan Harbi’nde dinsizlik cereyanlarýnýn da mücadeleye girme*leri se*bebiyle iki muazzam dinin (yani Ýslâm ve Ýsevî dininin) barýþmasý zarureti doðduðunu be*lirtirken þu ifadeye yer verir:

    «...Çünkü, bu cihan harbinde iki hükûmet küre-i arzýn hâkimiyeti için mürafaa ve mu*hakeme da*vasýnda bulunmalarý içinde iki muazzam dinin musâlaha ve sulh mahkeme*sine barýþmak davasý açýla*rak ve dinsizliðin dehþetli cereyaný da semavî dinlerle müca*hede-i azîmesi baþladý...» (Sikke-i Tasdik-i Gaybî sh: 191)

    Yazýnýn devamýnda böyle karýþýk zaman ve þartlar içinde dünyevî bo*ðuþmalara deðil, diya*net ha*yatýna kuvvet vermek gerektiðine dikkat çeki*lir.


  4. #4
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    KUR’AN VE SAADET-Ý EBEDÝYYE

    Beþeriyet dünyasýnda gaddarane boðuþmala*rýn getirdiði çeþitli huzur*suzluklar sebebiyle ve bozuk Avrupanýn aþýlayýp alýþtýrdýðý çýlgýnca se*fa*hetin ve bozuk siyasetin çirkin neticelerinin görünmesi gibi sebeblerle uyanan insanlar, Kur’anýn hakikatlarýna þiddetli ihtiyaç duya*caklarýný ve o hakikatlarý kuv*vetli delillerle is*pat ve izhar eden Risale-i Nur eserleri be*þeriyeti ikaz ve irþad edeceðini nazara veren Bediüzzaman Hz. diyor ki:

    «Nev’-i beþer bu son harb-i Umumînin eþedd-i zulüm ve eþedd-i istib*dadý ile ve mer*hametsiz tah*ribatý ile ve birtek düþmanýn yü*zünden yüzer masumu periþan etmesiyle ve maðlûplarýn dehþetli me’*yusiyetleriyle ve ga*liplerin dehþetli telâþ ve hâkimiyetlerini mu*hafaza ve büyük tahribatla*rýný tamir edeme*melerinden gelen dehþetli vicdan azaplariyle ve dünya ha*yatýnýn bütün bütün fâni ve mu*vakkat olmasý ve medeniyet fantaziyeleri*nin aldatýcý ve uyutucu olduðu umuma görünme*siyle ve fýtrat-ý beþe*riyye*deki yüksek istidada*týn ve mahiyet-i insaniyyesinin umumî bir su*rette dehþetli yaralanmasiyle ve gaflet ve dalâ*letin, sert ve saðýr olan tabiatýn, Kur’anýn el*mas kýlýncý altýnda parçalanmasýyla ve gaflet ve dalâletin en boðucu, aldatýcý en geniþ per*desi olan siyaset-i ruy-i zeminin pek çirkin, pek gaddarâne hakikî sureti görünmesiyle, el*bette ve elbette, hiç þüphe yok ki: Þimalde, garpta, Amerika’da emâreleri göründüðüne binaen, nev-i beþerin mâþuk-u mecazîsi olan hayat-ý dünyeviyye, böyle çirkin ve geçici ol*masýndan fýtrat-ý beþerin hakikî sevdiði, ara*dýðý hayat-ý bâkýyyeyi bütün kuvvetiyle araya*cak ve el*bette hiç þüphe yok ki:

    Bin üçyüzalt*mýþ senede, her asýrda üç yüz elli milyon þa*kirdi bulunan ve her hükmüne ve davasýna milyonlar ehl-i hakikat tasdik ile imza basan ve her dakikada milyonlar hâfýzla*rýn kalbinde kudsiyet ile bulunup lisanlariyle beþere ders veren ve hiç bir kitapta emsali bulunmayan bir tarzda beþer için hayat-ý bâkýyeyi ve saadet-i ebediyeyi müjde veren ve bütün beþerin yara*larýný te*davi eden Kur’ân-ý Mu’ciz-ül Beyanýn þiddetli, kuvvetli ve tekrarlý binler âyâtiyle, belki sarihan ve iþa*reten on binler defa dâvâ edip haber veren ve sarsýl*maz, kat’î delillerle, þüphe getirmez hadsiz hüccet*leriyle hayat-ý bâkýyeyi kat’iyyetle müjde ve saadet-i ebediyeyi ders vermesi, elbette nev-i beþer bütün bütün aklýný kaybetmezse, maddî veya mânevî bir ký*yamet baþlarýna kopmazsa; Ýsveç, Norveç, Finlandiya ve Ýngiltere’nin Kur’aný kabul et*meye çalýþan meþhur hatipleri ve Amerika’nýn din-i hakký arayan ehem*miyetli cem’iyyeti gibi rûy-i zeminin geniþ kýt’alarý ve büyük hükûmetleri Kur’an-ý Mu’ciz-ül-Beyaný arayacaklar ve hakikatlerini anladýktan sonra bütün ruh u canlariyle sarýlacaklar. Çünkü bu hakikat noktasýnda, kat’iy*yen Kur’anýn misli yoktur ve olamaz ve hiçbir þey bu mu’*cize-i ekberin yerini tutamaz.

    Saniyen: Madem Risale-i Nur, bu mu’cize-i kübrânýn elinde bir elmas kýlýnç hükmünde hizmetini göstermiþ ve muannid düþmanla*rýný teslime mecbur etmiþ. Hem kalbi, hem ruhu, hem hissiyatý tam tenvir edecek ve ilâç*larýný verecek bir tarzda hazine-i Kur’aniyyenin dellâllýðýný yapan ve Ondan baþka me’hazý ve mercii olmayan ve bir mu*cize-i mâneviyesi bu*lunan Risale-i Nur o vazi*feyi tam ya*pýyor.» (Sözler sh: 154)


  5. #5
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    ÝSA ALEYHÝSSELAM HZ. MUHAMMED (A.S.M)’I HABER VERÝYOR

    «Evet kardeþlerim, Hazret-i Ýsa Aleyhisse*lâm Ýncil-i Þerif’te demiþ ki: “Ben gidiyo*rum... tâ size tesellici gesin.” Yâni Ahmed Aleyhissalâtü Vesselâm gelsin, de*mesiyle Kur’an’ýn beþere gayet büyük bir neti*cesi, bir gayesi bir hediyesi; tesellîsidir.» (Kastamonu Lâhikasý sh: 215)

    ÝSLÂM BÝRLÝÐÝ’NÝN LÜZUMU

    Ýþte böyle dünyevî mücadeleler ve anarþi*nin þiddetlenmesi karþý*sýnda Hristiyan devlet*lerin ve milletlerin müsbet kýsmý, Ýslâm devlet*lerinin birliðini ve kuvvetlenmesini isteyecekle*rini ve ittihad-ý Ýslâm’ýn elzemiye*tini ifade eden Bediüzzaman Hazretleri resmî makamata hitab ettiði yazý*sýnýn bir kýsmýnda þöyle diyor:

    «Rehber Risalesindeki Leyle-i Kadir mes’elesi, þimdi hem Amerika, hem Avrupa’da eseri görü*lüyor. Onun için, þimdiki bu hükûmetimizin hakikî kuvveti, hakaik-ý Kur’aniyeye dayanmak ve hiz*met etmektir. Bununla, ihtiyat kuvveti olan üç yüz elli mil*yon uhuvvet-i Ýslâmiye ile itti*had-ý Ýslâm da*iresinde kardeþleri kazanýr. Eskiden Hristiyan devletleri bu ittihad-ý Ýslâma taraftar deðildi*ler. Fakat þimdi komünistlik ve anarþistlik çýktýðý için, hem Amerika, hem Avrupa devlet*leri Kur’ana ve ittihad-ý Ýslâma taraftar ol*maða mecburdurlar.» (Emirdað Lâhikasý-II sh: 54)

    Ýttihad-ý Ýslâm teþekkül ettiðinde, onun mümessili olan zâtýn, Ýsevî ruhanîleriyle ittifak edece*ðini anlatan Bediüzzaman Hazretleri, þu veciz ifadeyi kullanýr:

    «...O zatýn üçüncü vazifesi, hilâfet-i Ýslâmiyeyi ittihad-ý Ýslâma bina ederek, Ýsevî ruhanîleriyle itti*fak edip din-i Ýslâma hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar feda*kârlarla tatbik edilebi*lir.» (Sikke-i Tasdik-i Gaybî sh: 9)

    ATEÝZM VE ANARÞÝ KARÞISINDA ÝSLÂM-ÝSEVÎ ÝTTÝFAKI

    Mütecaviz dinsizliðe karþý Ýslâm-Hristiyan ittifaký, asrýmýzýn ehemmiyetli mes’e*lelerinden biri olmuþtur. Bununla alâkadar ola*rak mâ*nidar bir hadiste þöyle buyuruluyor:

    « ²v*U¬=@«*«:ö²w¬8ö®~:*G«2ö²v*;« :ö²v*B²9«!ö«–*J²R«#«:ö®_X¬8³!ö ®_E²V*.ö«•:ÊI7!ö«–Y*E¬7@«M*B«,

    Ýstikbalde Rum ile emniyeti te’min eden bir sulh akdedeceksiniz ve birlikte ikinize de mu*halif olan bir düþmana karþý savaþacaksý*nýz.»[6]

    Bu hadis-i Þerif, beynelmilel dinsizlik ve anarþiliðe karþý, Ýslâm-Hristiyan ittifakýný ha*ber verirken, metindeki “Sulhen âminen” ifa*desi, umumi huzur ve asayiþi ciddi ihlâl eden anarþizmden zýmnen ha*ber verir. Çünki mâna-yý muhalifi ile anlaþýlýyor ki; anarþizmin þidde*tinden umumi emniyetin iadesine þiddetli ihti*yaç doðacak.. yani, “emniyet sulhu”, emni*yeti temin edebilmek için gereken kuvvete sahib ol*mak, ancak Ýslâm-Hristiyan ittifakýyla müm*kün olacak, diye iþaret eder.

    Aþaðýdaki parçalar dahi bu hadis-i þerifin mana külliyetinden as*rýmýza bakan vechiyle alâkalý izahlardýr. Þöyle ki:

    «Þimdi ehl-i iman, deðil Müslüman kar*deþleriyle, belki Hristiyanýn dindar ruhanîle*riyle ittifak et*mek ve medar-ý ihtilâf meseleleri nazara al*mamak, nizâ etmemek gerektir. Çünkü küfr-ü mutlak hücum ediyor.» (Emirdað Lâhikasý-I sh: 206)

    «Hattâ, hadis-i sahihle: Âhirzamanda Ýsevîlerin hakikî dindarlarý, ehl-i Kur’anla it*tifak edip, müþte*rek düþmanlarý olan zende*kaya karþý dayana*caklarý gibi; þu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i haki*kat, deðil yalnýz dindaþý, meslektaþý, kardeþi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hristiyanlarýn hakikî din*dar ruhanîleriyle dahi, medar-ý ihtilâf nokta*larý, muvakkaten medar-ý münakaþa ve niza etmeyerek, müþterek düþmanlarý olan müte*caviz dinsizlere karþý ittifaka muhtaçtýrlar. (Lem’alar sh: 151)

    A.B.D. VE ÝSLÂM DÜNYASI ÝTTÝFAKI

    Ýslâm dünyasýna karþý giderek azgýnlaþan Avrupanýn menfi kýsmýna karþý, Amerikanýn Ýslâma ta*raftar çýkacaðýný, 1946’larda yazdýðý bir ikaz*namesinde haber veren Bediüzzaman Hz. aynen þöyle di*yor:

    «Ehemmiyetli bir endiþe ve bir tesellî kalbime geliyor ki:Bu geniþ boðuþmalarýn ne*ticesinde, eski harb-i umumîden çýkan zarar*dan daha bü*yük bir zarar, medeniyetin isti*nadý, menbaý olan Avrupa’da, Deccalâne bir vahþet doðurmasýdýr. Bu endiþeyi tesellîye medar, Âlem-i Ýslâmýn tam in*ti*bahiyle ve Yeni Dünyanýn, Hristiyanýn hakikî dinini düstur-u hareket it*tihaz etmesiyle ve Âlem-i Ýslâmla ittifak etmesi ve Ýncil, Kur’ana ittihad edip tâbi olmasý, o dehþetli gelecek iki cere*yana karþý semavî bir muave*netle dayanýp, in*þaallah galebe eder.» (Emirdað Lâhikasý-I sh: 58)


  6. #6
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    EHL-Ý KÝTAB ÝLE ÝTTÝFAKIN ESASLARI

    Kur’anda, Ehl-i Kitab ile birleþmenin esa*sýný beyan eden bir âyet-i kerime:

    «²v*U«X²[«"ö«—_«X«X²[«"ö¯š_«Y«,ö¯}«WV«6ö|«7¬!ö~²Y«7 @«Q«#ö¬Æ@«BU²7!ö«u²;«!ö_«<ö²u* 5ö*

    ö ö®_N²Q«"ö«_X*N²Q«"ö«g¬FÅB«<ö«ž «:ö®_\²[«- y¬"ö«¾¬I²L*9«ž«:ö«yÅV7!öÅž¬!ö« f*A²Q«9öÅž«! ö

    «–Y*W¬V²K*8ö_Å9«@¬"ö~:*G«Z ²-!ö~Y*7Y*T«4ö~²YÅ7«Y«#ö²–¬@«4 ¬yÅV7!ö¬–:*(ö²w¬8ö®_"«@"²*«!

    (Al-i Ýmran Suresi, 3:64) De ki: Ey Ehl-i kitab! Sizinle bizim ara*mýzda müsavi bir kelimeye gelin. Þöyle ki: Allah’tan baþ*kasýna deðil yalnýz Allah’a iba*det edip baðlanalým. O’na hiçbir þeyi þerik yapmýyalým. Ve ba’zýmýz ba*’zý*mýzý, rab ittihaz etmesin. Eðer bundan yüz çevirirlerse þöyle deyin: Þâhid olun ki biz hakikaten Müslimiz (müsâlemetkârýz.)”

    Burada muhtelif vicdanlarýn, muhtelif mil*letlerin, muhtelif dinlerin, muhtelif kitablarýn bir vicdan-ý esasîde, bir kelime-i hakta nasýl tevhid olu*nabilecekleri, Ýslâm’ýn âlem-i beþe*riyette nasýl vasi’, ne ka*dar vâzýh, ne kadar müstakim bir tarîk-ý hidayet, bir kanun-u hürriyet ta’lim eylemiþ bulunduðu ve ar*týk bunun Arab ve Aceme inhisarý olmadýðý ta*mamen gösterilmiþtir.» (Hak Dini Kur’an Dili Tefsiri sh: 1131)

    Hristiyanlarýn müsbet kýsmýnýn müslü*manlara meveddet ve yakýn*lýklarýný bildiren bir âyette de þöyle buyuruluyor:

    «™«*@«M«9ö_È9¬!öx*7«@5ö«w<¬HÅ7 !ö~Y*X«8³!ö«w<¬HÈV¬7ö®œÅ(«Y«8ö ²v*Z«"«I²5«!öÈ–«G¬D«B«7«:

    (Maide Suresi, 5:82) Ve yine kasem olsun ki, bütün bu nâsýn mü’minlere meveddetçe en yakýný: “Biz Nasarayýz” diyen*leri bulacaksýn. - Gerçi bun*lar da umumiyetle mü’min deðildir. Ve mü’*minlere adavet bunlarda da vardýr. Fakat cins cinse mülâhaza edildiði zaman, öbürlerinin adavette þiddeti ziyadedir. Yani onlarýn me*veddetleri ihtimali büsbütün yok deði, lâkin bunlarýn me*veddeti daha ziyade melhuz ve daha ziyade yakýn bir ihtimaldir. Bunlarda iman kabiliyeti, ehl-i iman muhabbeti, öbür*lerinden fazla bulunur.

    «t¬7«) Bunlarýn akreb bulunmasý þu sebeb*ledir ki: ö«w[¬M[ÈM¬5ö²v*Z²X¬8öÈ–«@¬"öbunlardan Kýssîs*ler, yani ilm ü ibadetle meþgul keþiþler ®_9«@A²;**«: ve rahibler, yani âhiret korkusuyla manastýrlarda ne*fislerini ezen taabbüdat ile meþgul târiki dünyalar vardýr. «–:*I¬A²U«B²K«<«žö²v*ZÅ9«! «: Bir de bunlar mütekebbir deðildirler. Mütevazi ve munistirler.» (Ayný eser sh: 1791)

    AMERÝKA ÂLÝMLERÝ VE RÝSALE-Ý NUR

    Bediüzzaman Hazretleri, bir talebesinin Ýsevîlere gönderdiði kitab münasebetiyle þöyle der:

    «Salahaddin’in mektubu, bir kaç cihette ehemmiyetlidir. Amerika âlimleri, elbette Asa-yý Musa Risalesi’ne lâkayt kalmayacak*lar. Eðer dini din için seven kýsmýnýn ellerine geçse, fütuhat yapar. Yoksa, bazý enani*yetli hocalarýmýz gibi, kýskançlýk damarýyla neþ*rine ve tervicine çalýþmalarý meþkûk*tuR.»(Emirdað Lâhikasý-I sh:160)

    KUR’AN’DA HRÝSTÝYANLARLA ÝLGÝLÝ BÝR KISIM AYETLER

    Kur’an-ý Kerim’de: (2:121) (3:113, 114, 115, 199) (13:36)) (28:52-55) ve emsali âyetler, Ehl-i Kitab’ýn müsbet kýsmýnýn evsafýný zik*rederken, diðer pek çok âyetler de çoðunun yoldan çýktý*ðýný bil*dirir. (Bak: Kur’an 3:110)

    Kur’an (4:159) âyetinde Ehl-i Kitab’ýn Hazret-i Ýsa’ya (A.S.) kabl-el mevt iman edecekleri bildi*ri*lir. (4:90) âyeti de mütecaviz olmayan gayr-i müslime tanýnan masuniyet hakký ile alâkalý*dýr.


  7. #7
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    KUVVETLÝ BÝR DEVLETÝN ÝSLÂM’A DESTEÐÝ

    Ýbn-i mace 4090. hadisi de þöyle:

    *•«I²6«! ²v*; ¬z7«Y«W²7!«w¬8ö®_C²Q«"ö*yÅV7!ö «b«Q«"ö*v¬&«Ÿ«W²7!ö¬a«Q«5«:ö~« )¬!

    ö«w<¬±G7!ö*v¬Z¬"ö*yÅV7!ö*fÅ[«\«*™ö®_&«Ÿ¬,ö*˜*(«Y²%«!«:ö®_, «I«4ö¬Æ«I«Q²7!

    «Yani: Melahim (çatýþmalar-savaþlar) vuku bulduðu zaman, Allah Me*validen öyle bir ordu gönde*recek ki; atlar(ýnýn cinsi) baký*mýndan Arablarýn en kýymetlisi ve silâh yö*nünden en iyisi olup, Allah Ýslâm dinini onunla te’yid (takviye) edecektir.

    ...Bu hadiste geçen “Mevali”, “Mevla”nýn cem’idir... Bilindiði gibi Arablar kendilerin*den olmayan*lara Mevali derler. Bu husus ta*rih kitabla*rýnda da görülebilir. Bu itibarla Ýslâmiyeti te’yid ve takviye edeceði haber veri*len toplumun, Arablardan baþka bir millet olmasý ihtimali vardýr...» (Ýbn-i Mace Tercemesi cilt:10, sh: 354-356)

    Bu rivayetin iþaretinden anlaþýlýyor ki; harb tekniði çok yüksek olan Ýsevîlerden bir devlet, Ýslâma yardým edecek (Allahu a’lem).

    BATILI MÜTEFEKKÝRLERÝN ÝSLÂMÝYETÝ TAKDÝRLERÝ

    Bediüzzaman Hazretleri, 1911 senesinde Þam’daki Câmi-i Emevî’de büyük bir cemaata verdiði ve sonra kitab olarak neþredilen hut*be*sinde, Avrupanýn bazý fikir adamlarý ve feyle*soflarýnýn mevzu*muzu te*’yid eden beyanlarýn*dan bahseder ve der ki:

    «Ýþte yüzer misallerinden iki misal:

    Birincisi: Ondokuzuncu asrýn ve Amerika Kýt’asýnýn en meþhur feyle*sofu Mister Karlayl, en yük*sek sadasýyla çekinmeyerek feylesoflara ve Hristiyan âlimlerine neþriyatla baðýrarak böyle diyor, eserlerinde þöyle yazmýþ:

    “Ýslâmiyet gayet parlak bir ateþ gibi doðdu. Sair dinleri kuru aðacýn dallarý gibi yuttu. Hem bu yut*mak Ýslâmiyetin hakký imiþ. Çünki sair din*ler -Kur’an’ýn tasdikine maz*har olmayan kýsmý- hiç hük*mündedir.”

    Hem Mister Karlayl yine diyor: “En evvel kulak verilyecek sözlerin en lâyýký, Muhammed’in (A.S.M.) sözüdür. Çünki ha*kiki söz onun sözleri*dir.”

    Hem yine diyor ki: “Eðer hakikat-i Ýslâmiyette þüphe etsen, bedihiyat ve zaruri*yat-ý kat’iyede iþti*bah edersin.Çünki en bedihî ve zarurî hakikat ise, Ýslâmiyet’tir.”

    Ýþte bu meþhur feylesof, Ýslâmiyet hak*kýnda bu þehadetini eserinde müteferrik yerde yazmýþ.

    Ýkinci misal: Avrupa’nýn asr-ý âhirde en meþhur bir feylesofu Prens Bismark diyor ki:

    “Ben bütün Kütüb-ü Semâviyeye tetkik et*tim. Tahrif olmalarýna binaen beþerin saadeti için aradý*ðým hakiki hikmeti bulamadým. Fakat Muhammed’in (Aleyhissalatü Vesselâm) Kur’an’ýný umum kütüblerin fev*kinde gördüm. Her kelimesinde bir hikmet buldum. Bunun gibi, beþe*rin saadetine hiz*met edecek bir eser yoktur.

    Böyle bir eser beþerin sözü olamaz. Bunu Muhammed’in (Aleyhissalatü Vesselâm) sö*züdür diyen*ler, ilmin zaruriyatýný inkâr etmiþ olurlar. Yani kur’an Allah kelâmý olduðu be*dihidir.”


  8. #8
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    BEDÝÜZZAMAN HAZRETLERÝNÝN 1911 YILINDA VERDÝÐÝ HABERLER

    Ýþte Amerika ve Avrupa’nýn zekâ tarlalarý Mister Karlayl ve Prens Bismark gibi böyle dâhî mu*hakkikleri mahsulât vermesine isti*naden, ben de bütün kanaatimle derim ki:

    Avrupa ve Amerika Ýslâmiyetle hâmiledir. Günün birinde bir Ýslâmî devlet doðuracak. Nasýlki Osmanlýlar Avrupa ile hamile olup bir Avrupa devleti doðurdu.

    Ey Câmi-i Emevî’deki kardeþlerim ve yarým asýr sonraki Âlem-i Ýslâm Câmiindeki ihvan*larým! Acaba baþtan buraya kadar olan mu*kaddemeler netice vermiyor mu ki; istikbalin kýt’alarýnda hakiki ve mânevi hâkim ola*cak ve beþeri, dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnýz Ýslâmiyet’tir ve Ýslâmiyet’e inkýlab et*miþ ve hurafattan ve tahrifattan sýyrýlacak Ýsevîlerin hakiki dinidir ki Kur’an’a tâbi olur, ittifak eder.» (Hutbe-i Þamiye sh: 30)

    KUR’AN’IN, EHL-Ý KÝTABA ÇAÐRISI

    Kur’anda Ehl-i Kitab’dan sarahatla bahse*den âyetler olduðu gibi, iþaretle bahseden âyet*lerde vardýr. Meselâ:

    «(Bakara Suresi, 2:4) «t¬V²A«5ö²w¬8ö«Ä¬i²9*!ö@«8«: : Bu gibi sýfatlarda bir teþ*vik vardýr. Ve o teþvikten sâmileri imtisâle sevk eden emirler ve nehiyler doðuyor. Bu cümlenin mâ*kabliyle nazmýna dair “dört le*taif” vardýr.

    1- Bu cümlenin mâkabline atfý, medlû*lün delile olan bir atfýdýr. Þöyle ki:

    “Ey insanlar! Kur’ân’a iman ettiðiniz gibi, kütüb-ü sâbýkaya da iman ediniz. Çünkü Kur’ân, onla*rýn sýdkýna delil ve þahittir.”

    2- Yahut o atýf, delilin medlûle olan at*fýdýr. Þöyle ki:

    “Ey ehl-i kitap! Geçmiþ olan enbiya ve kitap*lara iman ettiðiniz gibi, Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile Kur’ân’a da iman ediniz. Zira on*lar, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) gelmesini tebþir ettikleri gibi, onlarýn ve kitaplarýnýn sýdkýna olan deliller, hakikatiyle, ruhuyla Kur’ân’da ve Hazret-i Muhammed’de (a.s.m.) bulunmuþtur. Öyleyse, Kur’ân Allah’ýn ke*lâmý ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) de re*sulü ol*duðunu tarik-i evlâ ile kabul ediniz ve etmelisiniz.”

    3- Zaman-ý Saadette Kur’ân’dan neþ’et eden Ýslâmiyet, sanki bir þeceredir. Kökü Zaman-ý Saadette sabit olmakla, damarlarý o zamanýn âb-ý hayat menbalarýndan kuvvet ve hayat alarak her tarafa intiþar ettikleri gibi, dal ve budaklarý da istikbal semâsýna kadar uzanarak âlem-i beþere maddî ve mâ*nevî se*mereleri yetiþtiriyor.

    Evet, Ýslâmiyet, mâzi ile istikbali kanatlarý altýna almýþ, gölgelendirerek, istirahat-i umumiyeyi temin ediyor.

    4- Kur’ân-ý Kerim, o cümlede ehl-i ki*tabý imana teþvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor. Þöyle ki:

    “Ey ehl-i kitap! Ýslâmiyeti kabul etmekte size bir meþakkat yoktur; size aðýr gelmesin. Zira, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak, itikadatýnýzý ikmal ve ya*nýnýzda bulunan esasat-ý diniye üzerine bina ediniz diye teklifte bulunuyor. Zira Kur’ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski þeriatlerinin kavaid-i esasiyelerini cem etmiþ oldu*ðundan usulde muaddil ve mükemmildir. Yani, tâdil ve tekmil edicidir. Yalnýz, zaman ve mekânýn tagayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebed*düle maruz olan füruat kýsmýnda mü*essistir. Bunda aklî ve mantýkî olmayan bir cihet yoktur. Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilâçlarýn te*beddülüne lüzum ve ihtiyaç hasýl olduðu gibi, bir þahsýn yaþayýþ devrele*rinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder. Kezalik, hikmet ve masla*hatýn iktizasý üzerine, ömr-ü beþerin mertebelerine göre ah*kâm-ý fer’iyede tebeddül vardýr. Çünkü, fer’î hü*kümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diðer bir zamana göre mazarrat olur. Veya bir ilâç, bir þahsa devâ iken, þahs-ý âhere dâ’ olur. Bu sýrdandýr ki, Kur’ân, fer’î hüküm*lerden bir kýsmýný nes*hetmiþtir. Yani vakitleri bitti, nöbet baþka hükümlere geldi, diye hük*metmiþtir.”» (Ýþârât-ül Ý’caz sh: 49-50)

    «Evet, en ziyade kendine güvenen ve Kur’ân’ýn sözlerine karþý kula*ðýný kapayan þu asr-ý hazýr ve þu asrýn ehl-i kitap insanlarý, Kur’ân’ýn “Yâ ehle’l-kitab, yâ ehle’l-kitab!” hi*tab-ý mürþidânesine o ka*dar muhtaçtýr ki, güya o hitap doðrudan doðruya þu asra müte*veccihtir ve “Yâ ehle’l-kitab” lâfzý, “Yâ ehle’l-mekteb” mânâsýný dahi tazammun eder; bü*tün þiddetiyle, bütün þebâbetiyle,

    [7] ²v*U«X²[«"ö«:ö@«X«X²[«"ö¯š!«x«,ö¯^«W¬V«6ö]«7¬!ö!²x«7@«Q«#ö¬Æ@«B¬U²7!ö«u² ;«!ö@«<ö

    sayhasýný âle*min aktârýna savuruyor.» (Sözler sh: 407)

    Ýþte bu hakikatý gören bir kýsým Avrupa fikir adamlarý, Kur’anýn hak*kaniyetine dair beyan*larda bulunmuþlardýr.


  9. #9
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    PRENS BÝSMARK’IN ÝSLÂMÝYET LEHÝNDE BEYANI

    Ezcümle Prens Bismark diyor ki:


    «Muhtelif devirlerde, beþeriyeti idare et*mek için taraf-ý Lâhutîden geldiði iddia olu*nan bütün mün*zel semavî kitaplarý tam ve et*rafýyla tetkik ettimse de, tahrif olunduklarý için, hiçbirisinde aradýðým hikmet ve tam isa*beti göremedim. Bu kanunlar deðil bir cemi*yet, bir hane halkýnýn saadetini bile temin ede*cek mahiyetten pek uzaktýr. Lâkin Muhammedîlerin (A.S.M.) Kur’ân’ý, bu kayýt*tan âzâdedir. Ben, Kur’ân’ý her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gör*düm.

    Muhammedîlerin (A.S.M.) düþmanlarý, bu kitap Muhammed’in (A.S.M.) zâde-i tab’ý ol*duðunu iddia ediyorlarsa da, en mükemmel, hattâ en mütekâmil bir dimaðdan böyle hari*kanýn zuhurunu iddia etmek, haki*katlere göz kapayarak kin ve garaza âlet olmak mânâsýný ifade eder ki, bu da ilim ve hik*metle kabil-i telif deðildir. Ben þunu iddia ediyorum ki, Muhammed (A.S.M.) mümtaz bir kuvvettir. Destgâh-ý kudretin böyle ikinci bir vücudu im*kân sahasýna getirmesi ihtimalden uzak*týr. Sana muasýr bir vücut olamadýðýmdan do*layý müteessirim, ey Muhammed (A.S.M.)! Muallimi ve nâþiri olduðun bu kitap, senin deðildir; o Lâhutîdir. Bu kita*býn Lahutî oldu*ðunu inkâr etmek, mevzu ilimlerin butla*nýný ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, be*þeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa gör*müþ, bundan sonra göremeyecektir. Ben, huzur-u mehabetinde kemal-i hürmetle eðili*rim.» (Ýþârât-ül Ý’caz sh: 213)


  10. #10
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Ýslam Ýsevi Ýttifaký

    CARLYLE’NÝN ÝSLÂMÝYETE ÞAHÝTLÝÐÝ

    «Carlyle (Karlayl) þöyle diyor:


    Kur’ân’ý bir kere dikkatle okursanýz, onun hususiyetlerini izhara baþ*ladýðýný görürsü*nüz. Kur’ân’ýn güzelliði, diðer bütün edebî eserlerin gü*zelliklerinden kabil-i temyizdir. Kur’ân’ýn baþlýca hususiyetle*rinden biri, onun asliyetidir.Benim fikir ve kanaatime göre, Kur’ân, serapa samimiyet ve hakkani*yetle doludur. Hazret-i Muhammed’in (A.S.M.) cihana teblið ettiði davet, hak ve haki*kattýr.» (Ýþârât-ül Ý’caz sh: 216)


Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Gerçek Ýslam Ve Bugün Yaþanan Ýslam
    By Konyevi Nisa in forum Ýslami Konular Ve Kaynaklar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 21.06.09, 09:17
  2. Ýslâm
    By ArzuNur in forum Ý -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.12.08, 22:13
  3. Ýsevî
    By ArzuNur in forum Ý -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.12.08, 20:51
  4. DÂr-Ül-ÝslÂm
    By Konyevi Nisa in forum D -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.11.08, 11:24
  5. DÂr-Ül-ÝslÂm
    By Konyevi Nisa in forum D -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.11.08, 11:23

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •